Kontrolsüz aşırı yemek yeme ve bunları kusarak vücuttan dışarı atma eylemini engellenemez bir alışkanlığa dönüştüğü zaman oluşan, kronik yeme bozukluğu hastalığına verilen ad; Bulimia Nervosa’dır. Genelde bu hastalık, depresyonunu bir türlü aşamayıp ve de depresyonda olduğunu da kabullenmeyen kişilerde sıklıkla görülür.
Bulimia kısaca, kişinin çok kısa zaman aralıklarıyla aşırı miktarda gıda tüketip daha sonra kilo vermek için uygun olmayan yöntemlere başvurması olarak tanımlanıyor. Yeme güdüsünü kontrol altına alamayan kişiler, aldıkları fazla gıdadan kurtulmak için çeşitli yöntemler kullanıyorlar. Bunlardan en sık kullanılanı ise kusma yöntemidir.
Bir veya bir kaç problemin altında sıkışmış, kendilerine güvenlerini kaybetmiş, yaşam mücadelelerinde kendilerini başarısız görüp bir yerde pes edip içlerine kapanarak sosyal yaşamdan kendilerini izole edip, hemen hemen tek yaşam zevkleri "ne bulursa yemek" olup, bilinçsizce beslenmek ve hemen akabinde büyük bir pişmanlık duyarak bu yediklerinden kurtulmak için kusma eylemini yapan veya aşırı efor sarfeden kişilerdir.
Bu kişiler yaklaşık her iki saatte bir karınlarını tıka basa doldurduktan hemen sonra ağza parmak sokma suretiyle kusarak midelerini boşaltıyorlar. Halk arasında manken hastalığı olarak da duyabilirsiniz.
Bu kişiler yaptıkları işlemden utandıkları için genellikle bunu gizli olarak kimseye belli etmeden yaparlar. Bunun neticesinde;
- Sürekli kusmak boğazın tahriş olmasına ve yaralar oluşmasına yol açar
- Diş ve diş etleri tahrip olur
- Saç dökülmesi, hafıza kaybı
- Baş ağrısı, diş ağrısı, boğazda şişme, mide ağrısı, kalp krizi ve ölüm
- Gıda partiküllerinin basınçla orta kulağa kaçmasına ise diğer sağlık problemlerine öncülük eder.
Vücudu aşırı zorlayan egzersizler, ölümüne diyet çabaları, müshil veya idrar söktürücü ilaçları kullanmak bu kişilerin kilo vermek için denedikleri diğer yöntemler arasındadır.
Bazı ülkelerde yaklaşık her 10 genç kızdan birini etkileyen bu hastalığın 3 türü bulunmakta;
"Basit bulimia" denilen türü genellikle 18 yaşındaki kızlarda, erkek arkadaşından ayrıldıktan sonra görülüyor. Daha önce yeme alışkanlığı tamamen normal seyreden bu kişilerde böyle bir olay sonucunda vücudunu beğenmeme ve kilo verme isteği oluyor. Aşırı diyet yapan bu kişiler ara sıra diyeti kaçırınca büyük bir umutsuzluk başlıyor ve alınan kilolardan kurtulmak için kusma periodları başlıyor. Çoğunlukla bulimianın bu türü zamanla kendiliğinden düzeliyor.
Diğer bir tür ise “anoreksik bulimia”. Uzun süren zayıflık döneminden sonra ortaya çıkıyor. Uzun süren zayıflığı kısa süreli bir yeme dönemi takip ediyor ve ardından kusma nöbetleri baş gösteriyor.
En ağır tür ise "multiimpulsive bulimia". Bu türe yatkın kişiler genellikle değişken bir duygusal yapıya sahip. Bunlar genellikle duygu ve davranışlarını kontrol etmekte zorlanan kişiler.
Bu durumların bir hastalık düzeyinde alışkanlık haline geldiğini anlayan kişi, depresyonuna başka bir ciddi sağlık problemi eklendiğini anladığında, panik olup doktordan yardım dahi almaya çekinir. Bunu herkesten gizler kendi kendine çözeceğini düşünür ve hep yarın son denir. Ama o yarınlar bir türlü gelmez. Bazen öyle ki başka bir problemle doktora gider,
Örneğin
Diş doktoruna dişlerimde iyi bakmama rağmen hassasiyet var diye başvurur. Hekim hassasiyetin nedeni olarak dişlerdeki erozyonları görüp gerekirse bir seans daha randevu verip; bu durumun genelde mide asitinin ağız içinde çok fazla dolaşması ile oluşabildiğini, bunun nedenini birlikte çözeceklerini ve sırrını paylaşabileceği güvenini vererek ve belki de normalden biraz daha fazla vakit ayırması gerekecektir
Etyoloji
Merkezi hipotalamustan yönetilen acıkma ve doyma duyusu, besin alımının düzenlenmesi yani bedenin enerji harcaması ile kalori alımının birbirine uyması konusunda önemli sinyaller verir. Şişmanlarda bu sinyal fonksiyonunda bir bozukluk vardır. Acıkma ve doymanın düzenlenmesi duruma uygun biçimde yönetilemez ve kişi fizyolojik açlığı ile doymasını yeterince algılayamaz. Açlık ve tokluk duygusunun yoğunluğu daha çok gerçeğe uymayan duygusal durumlarla karartaştırılır. Şişmanlardaki patolojik derecede artmış olan yeme davranışı bir yandan açlık duygusunun artmış olması, öte yandan da tokluk duygusunun azalmış olmasına, yani sonuçta her iki duygunun algı niteliğinin bir arada bozulmasına bağlıdır.
Patolojik yeme davranışına bağlı olarak artmış kalori alımı, şişmanların çoğunda onları hoş olmayan duygulardan (narsistik zedelenmelerden, depresyondan) korumaya yarar ve obje yitimi durumlarında daha da sivri bir davranış gösterir.
Bu patolojik ruhsal durumlar genellikle çok yoğun cinsel gelişim öncesi gelişim bozuklukları temeline dayanır. Yemek yeme ile kişi için hoş olmayan duyguların hafifletilmesi sağlanır Böylece kişi geçici de olsa kendini ruhsal açıdan biraz dengelenmiş hisseder.
Bazı hallerde ise yeme sırasında aşırı neşe, öfori durumuna rastlanır. Sonuç olarak, şişmanlarda psikolojik savunma nedenlerinin fizyolojik bir eyleme dönüştürülerek yararsız biçimde kullanılmaları söz konusudur.
Mide asidinin çok sık ağız içinde dolaşması ve dişlerle teması ve asit atıklarından etkilenerek kimyasal olarak çözümlenmesi ve dişlerde erozyonların oluşmasına neden olur.
Tedavi
Önce kronikleşen, vücuda giren hemen her besini kusma yolu ile dışarı atma eyleminin alışkanlığını gerekirse bir Psikiyatrist’ten de yardım alarak tedavi etmeli, mevcut erozyona uğramış dişlerin tedavileri hemen yapmalı, bir kaç ay hastayı takipte tutmalıdır. Bu hastalığın alışkanlık haline gelme neticesinin ölüme kadar gidebildiğini hastaya çok güzel bir şekilde anlatmak gerekir.
Kişiye önce kendisi ile barışma telkin edilmelidir. Yanlış yeme alışkanlığının doğurduğu hastalıkların çok tehlikeli başka hastalıklara sebep olabileceğini öğretmeli ve gerekirse diş hekimi kendine düşen tedaviyi bir Psikiyatrist desteği ile devam ettirmelidir.
Erozyona uğrayarak mine harabiyeti olan dişlere estetik kompozit veneer veya dolgu restorasyonları yapılabilir. Ağız kokusunu giderecek bazı tavsiye ve koruyucu hekimlik bilgileri devreye sokulabilir.